HABERLER
X

Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2020-2021 Akademik Yılı Açılış Töreni

TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane'nin kuruluşunun 118'inci yıl dönümü nedeniyle, Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin Üsküdar'daki külliyesinde düzenlenen 'Fahri Doktora Tevdi Töreni'ne katıldı. Törende Şentop'un yanı sıra Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar, öğretim üyeleri ve öğrenciler de yer aldı. 

SBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Elevli'nin TBMM Başkanı Şentop'a fahri doktora verilmesi ile ilgili senato kararını okumasının ardından, 'Fahri Doktora Tevdi ve Cübbe Giyme Töreni' gerçekleşti.

AZERBAYCAN’IN DAVASINDA HAKLI OLDUĞUNA İNANIYORUZ
Törende konuşan Şentop, “Kıymetli rektör Prof. Dr. Sayın Cevdet Erdöl olmak üzere, üniversite senatosunun değerli üyelerine şahsıma tevdi edilen fahri doktora unvanı için şükranlarımı sunuyorum" dedi.

Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırıyla ilgili konuşan Şentop, “Yaklaşık 10 gün kadar önce Azerbaycan ziyaretindeydik. TBMM’den bir heyet ile oradaydık. Birçok yerde Türkiye Cumhuriyeti olarak, başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Azerbaycan’a olan desteğimizi açıkça ifade ettik. Farklı mekanlarda ifade ettiğimiz bu kararlığımızı, Bakü ve Gence’de de ifade etmek için orada bulunduk. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Azerbaycan’a desteğinin en önemli sebebi şüphesiz ki bizim kardeşliğimizdir. Azerbaycan’ı bu mücadelede desteklememizin tek sebebi kardeşlik, dostluk değildir. Biz, Azerbaycan’ın davasında haklı olduğuna inanıyoruz. Bu haklılık hem tarihen hem de hukuken haklılıktır. Yukarı Karabağ bölgesi hiçbir zaman tarihte Azerbaycan’dan ayrı bir yönetime sahip olmamıştır. Daima idari ve siyasi bakımdan Azerbaycan’a bağlı bir toprak olmuştur" diye konuştu.
ERMENİSTAN SAVAŞIN ALANINI GENİŞLETMEYE ÇALIŞIYOR
Şentop, “Malum, Ermenistan Azebaycan ile cephede askerler arasında bir savaş yürütmüyor. Doğrudan sivil hedefleri gözeterek saldırılarda bulunuyor. Bunun bir sebebi var. O sebep şudur, Azerbaycan’ı tahrik ederek, bugünkü Ermenistan sınırları içerisindeki bölgeleri mukabelede bulunmak suretiyle taarruz etmesini sağlamaya çalışıyor. Bunu sağladığı takdirde, Rusya ile arasında olan güvenlik anlaşmasının fiilen yürürlüğe gireceğini düşünüyor. Yani, bir taraftan sivillere saldırarak savaş suçu işlediği gibi, ayrıca Azerbaycan ve başka ülkeleri çatışmaya çekmek suretiyle savaşın alanını, krizin alanını genişletmeye çalışıyor" diye konuştu.
“SAĞLIK SEKTÖRÜNDE BIRÇOK AVRUPA ÜLKESINDEN ÇOK DAHA ILERDEYIZ"
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, gelişmiş dünyanın büyük ve etkili bir aktörü olma yolunda Türkiye’nin ciddi mesafe kaydettiği alanların başında elbette sağlık gelmektedir diyen Şentop, şunları söyledi:

“Taraflı tarafsız herkes ve bütün dünya, Türkiye’nin sağlık alanında elde ettiği başarıyı takdir etmektedir. İnsanımız, erişebildiği sağlık hizmetlerinin kapsamı ve niteliği itibariyle, gelişmiş ülke toplumlarının üstünde imkanlara ulaşabilmektedir. Bu tablo, insan merkezli sosyal devlet anlayışımızın değerini gösteren, ülkemiz ve milletimiz için gurur verici bir tablodur. İnsanımıza sunulan sağlık hizmetinde olduğu gibi; sağlık teknolojileri ve ar-ge çalışmalarıyla Türkiye’nin kendi sağlık ihtiyaçlarını üretebilen bir ülke olma yolunda ilerlemesi de geleceğe dair umutlarımızı güçlendirmektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne yaşanan her türlü zorluk ve felaketle mücadelede, kalkınmış müreffeh bir Türkiye’ye ulaşma yolunda bizi hedefe taşıyan, birliğimiz, umudumuz ve azmimiz olmuştur. Sağlık sektöründe birçok Avrupa ülkesinden çok daha ilerdeyiz. Hakeza kaliteli ve yeterli sağlık hizmetine kendi ülkesinde ulaşamayan birçok Avrupa ülkesi vatandaşı sağlık turizmi kapsamında ülkemize gelmekte; kendilerini “Siz değerli Türk hekimlerine emanet etmektedirler"

"AŞI UYGULAMASI BATININ BİZDEN GÖRDÜĞÜ BİR UYGULAMADIR"
“Dünyaya musallat olan salgın hastalık bilimsel çalışmaların ve araştırmanın önemini bize bir kez daha hatırlattı" diyen Şentop, "Bu illete çare bulmak üzere dünyanın birçok ülkesinde aşı çalışmaları ve deneyleri devam ediyor. İnsanlık bu salgın günlerinde neredeyse her gün buna çare olacak aşıyı umutla bekliyor. Malumunuz olduğu üzere ülkemizde de aşı çalışmaları 1700’lü yıllara kadar geriye gidiyor. Bu konuda da derin bir birikime sahibiz. Aslında aşı uygulaması, bilimsel temelde metodik bir araştırmaya dayanmasa da Batı’nın bizden öğrendiği bir husustur. İngiliz sefirinin eşi Lady Montegü’nün İstanbul’da uygulamasını gördüğü çiçek aşısını İngiltere’ye bizzat götürdüğü ve tanıttığı uzun zamandır bilinen tarihi bir gerçekliktir. Avrupa’daki bilimsel gelişmelere paralel olarak 1880’lerden itibaren ülkemizde de aşı çalışmaları hızlanmıştır. 1887’de Mektebi Tıbbiyeyi Askeriyeyi Şahane`de ilk kuduz aşısı üretilmiş, sonra savaş yıllarında 1911’de tifo, 1913’te kolera, dizanteri ve veba aşıları ilk kez hazırlanmış ve uygulanmıştır. 1928’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nde birçok aşı ve serum başarıyla üretilmiştir. Tifo, tifüs, difteri, BCG, kolera, boğmaca, tetanos, kuduz aşılarında seri üretime geçilerek milletimizin hastalıktan kırılmasının önüne geçilmiştir" ifadelerini kullandı.
"KOVİD-19 AŞISINI DA ÇOK DEĞERLI BILIM INSANLARIMIZ YAKINDA INSANLIĞA HEDIYE EDECEKLERDIR"
Türk bilim insanlarının Kovid-19 aşısını yakında insanlığa hediye edeceğini sözlerine ekleyen Şentop, “Bizim kuşağımız özellikle bilir ki devletimiz daha küçük yaştan itibaren tüm çocukların, belli salgın hastalıklara karşı aşılanması hususunda azami gayret sarf etmiş, bila ücret bu aşılar insanımıza ulaştırılmış ve hala da ulaştırılmaya devam edilmektedir. Hepimiz, devletimizin bu koruyucu hizmetinin bir nişanesi olarak bu aşıların izlerini kollarımızda taşıyoruz. Devletimiz ürettiği bu aşıları sadece kendi milletine değil bugün salgın günlerinde olduğu gibi tüm dünyanın hizmetine sunmuştur. 1940’ta Çin’e kolera salgını için aşı gönderdik. Yine aynı dönemlerde Yunanistan, Suriye gibi komşu ülkelere de tetanos ve tifüs aşıları gönderdik. İnanıyorum ki Kovid-19 aşısını da çok değerli bilim insanlarımız yakında insanlığa hediye edeceklerdir" dedi.
Şentop, “Salgın hastalık ve İzmir’de meydana gelen deprem hadisesi hayatın tüm alanlarında olduğu gibi akademik eğitim hayatımızı da hercümerç etse de bizler kararlılıkla ve tüm imkânları zorlayarak hayata ve gayrete devam edeceğiz. Salgın döneminde kazandığımız yeni tecrübelerle daha iyiye daha güzele ulaşacağımıza dair inancımızı koruyacağız. Sabırla öğretmeye ve öğrenmeye, araştırmaya ve başarmaya odaklanacağız. Sağlık Bilimleri Üniversitemizin kuruluşunun 118’nci yılını bir kez daha tebrik eder, tarafıma layık görülen fahri doktora unvanı ile beni aranıza kattığınız için bir kez daha teşekkür ederim" diye konuştu.
SBÜ Rektörü Prof. Dr. Erdöl de yaptığı konuşmada , "Sultan Abdulhamid Han’ın kıymetli mirası Mekteb-i Tıbbıyye-i Şahane’nin yeniden hayat bulması adına kurulan Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin şerefli yolculuğunun başladığı 6 Kasım 1903 yılından bugüne üniversitemizin banisi II. Abdülhamid Han başta olmak üzere, kuruluş amacının ifa ve ihyası için taş üstüne taş koymuş tüm emek ve emel sahibi mihmandarlarımıza ve halihazırdaki yol arkadaşlarımıza ve tabii ki bizlerin ufkunu genişleten Sayın Cumhurbaşkanımıza ve zat-i devletlerinize sonsuz şükran ve minnet duygularımı sunarken aldığımız bayrağı hak ettiği yere taşımak adına onurla ve canla başla mücadele edeceğimizi saygı ve muhabbetle ifade etmek isterim." dedi.
Rektör Erdöl şunları söyledi:
"Sn. Başkanım Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane Külliyemizde, Tıp, Uluslararası Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Hemşirelik, Sağlık Bilimleri ve Yaşam Bilimleri Fakülteleri, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Sağlık ve Spor Bilimleri Enstitüleriyle eğitim faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.
15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminin ardından Gülhane Askeri Tıp Akademisinin (GATA), eğitim faaliyetlerinin üniversitemize devredilmesinin ardından Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Hemşirelik, Sağlık Bilimleri Fakülteleri, Sağlık Meslek Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri ve Savunma Sağlık Bilimleri Enstitüleri ile Gülhane misyonunu da üzerimize alarak yarınlara daha güçlü ve emin adımlarla yürümekteyiz.
Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarımızın sağlık profesyoneli ihtiyaçlarını karşılamak üzere Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane ve Gülhane Külliyelerimizde askeri öğrenci yetiştirmeye devam etmekteyiz.
Ayrıca bu yıl birazdan açılışlarını gerçekleştireceğimiz Adana, Erzurum, Bursa, İzmir, Trabzon Tıp Fakültelerimize de ilk öğrencilerimizi alarak eğitim faaliyetlerine başladık.
Sınırlarını kürre-i arz olarak belirlemiş, hizmet alanını insanlığın tamamıyla ifade etmiş, en zor zamanlarda dahi yardım düsturunu asla mazlum ve ihtiyaç sahibi coğrafyalardan eksik etmemiş 2. Abdülhamid Han'ın Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane’ye yüklediği “gönül coğrafyamıza sağlık profesyoneli yetiştirme” misyonunun gereği olarak kadim medeniyetimizin ata toprakları, ilim, irfan ve hikmet ehlinin diyarı Buhara'da da Tıp Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu; Somali’de Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu; Sudan Nyala’da Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu açtık ve buralarda eğitim faaliyetlerimiz başarıyla devam etmektedir.
Sabiha Gökçen Havalimanı'nın yanında üniversitemize tahsis edilen teknopark alanında da Türkiye'nin ilk sağlık temalı teknoparkını kurduk.
Teknoparkta, ilaç ve sağlık harcamaları alanında ithalatı azaltıp yerli üretimi teşvik etmeye yönelik teknolojik çalışmalar yapıyoruz. Temel hedefimiz, ülkemizin uluslararası arenada rekabet gücünü artıracak teknolojileri geliştiren ve üreten firmalara, araştırmacılara ve akademisyenlere Ar-Ge çalışmalarını yürütebilecekleri ortam ve desteği sağlayarak kendi ilacını üretebilen, kendi aşısını yapabilen ve kendi tıbbi teknolojilerini üretebilen bir Türkiye sürecini hızlandırmaktır.
Gülhane'de faaliyet gösteren Medikal Tasarım ve Üretim Araştırma ve Uygulama Merkezimizde (METÜM) kafatası, göğüs, çene, omurga ve yüz gibi bölgelerde kaza, silahla yaralanma ya da doğumsal nedenlerle kaybedilen, olmayan organları aslına bire bir uygun üreterek hastanın vücuduna yerleştirilebiliyoruz. Merkezimiz, kamuda medikal anlamda tasarımdan üretime hizmet eden ve sertifika üretimleri yapan tek merkezdir.

COVİD-19 İLE MÜCADELE EDERKEN ENFEKTE OLUP HAYATINI KAYBEDEN SAĞLIK ÇALIŞANLARI ŞEHİT SAYILMASI
Sayın Başkanım;
Ayrıca Sağlık Bakanlığı ve Üniversitemiz arasında, sağlık tesislerinin ortak kullanımı ve kurumlar arası iş birliği yapılmasını kapsayan Afiliasyon Protokolü’nün gereği olarak 18 ilde 60’dan fazla eğitim ve araştırma hastanesinde yaklaşık 11 bin uzmanlık öğrencisinin uzmanlık eğitimlerini yürütüyoruz.
Bu eğitim ve araştırma hastanelerinde ve ülkemizin her bir köşesinde görev yapan binlerce akademisyenimiz Covid 19 mücadelesinde risk tablosunun kalbinde, adeta ateşten bir topu ellerinde tutan sağlık personelimiz kimi zaman sıklıkla enfekte olup karantina sonrası görevine koşuyor, kimi zaman kalıcı hasarlarla hayatlarına devam etmek durumunda kalıyor, kimi zaman ise sevdiklerine, sevenlerine ve dahi dünya hayatına veda ettikleri de maalesef ki vaki oluyordur.
Bu vesileyle vatan müdafaasının sadece cephede olmadığını kahramanlıklarıyla ve özverileriyle gösteren ve aziz milletimizin hayatına kendilerini vakfeden tüm sağlık çalışanlarımıza gönülden teşekkür ediyorum.
Salgın başladığı zaman yaptığım bir açıklamada “Covid-19 pandemisine karşı başka canları müdafaa ederken kendi canını veren sağlık çalışanlarımızın şehit, tedavi sonrasında kalıcı hasarı olanların ise gazi sayılmalarının çok yerinde ve anlamlı bir karar olacağı kanaatindeyim.” İfadelerini kullanmıştım.

Sayın Başkanım;
Evet aynı düşüncelerimi yine ve yeniden tekrarlamak ve huzurlarınızda tekrar çağrıda bulunmak istiyorum. “Kahraman sağlık çalışanlarımızı ve ailelerini taltif ve hem de bir hakkın teslimi olması adına; kalıcı hasarlı sağlık sorunları ile hayat mücadelesine devam eden kıymetlilerimizin “gazi”, hayata gözlerini yuman mukaddes sağlıkçılarımızın da “şehit” sayılmalarını önermekteyim. Zat-ı devletlerinizden de bu konuda destek beklediğimizi özellikle belirtmek isterim.

İzmir: son gönül yaramız, taze acımız, kayıplarımızla müteessir, kurtuluş haberleri ile teselli bulduğumuz; 6.6’lık depremi ile yüreklerimizi yerinden oynatan, enkaz altında yaşamını yitiren canlarımız ile matem rüzgârlarını ciğerlerimize dolduran İzmir’imize bir kez daha geçmiş olsun derken; Kızılay’ından AFAD ekiplerine, sağlık personelinden kolluk kuvvetlerine ve fedakâr vatandaşlarımıza kadar tüm devlet organları birlikteliği ve millet dayanışması ile acımızı paylaşmaya çalıştık. Can kayıplarımızın telafisi elbette mümkün değil. Maddi hasarlar için ise devletimiz kefildir. Tüm hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı; yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Rabbim memleketimizi ve milletimizi tüm afet ve felaketlerden muhafaza eylesin!
Tek millet İki devlet ve koca bir müşterek mirasın adıdır Türkiye-Azerbaycan kardeşliği. Her zaman olduğu gibi bugün de kardeş ülkemizin yanında Ermenistan kisveli Türk düşmanı şer odaklarının dimdik karşısındayız evelallah. Dün bizi soykırım yapmış olmakla yaftalamaya çalışanların, 21. Yüzyıl medeniyetinin göbeğinde ve tüm dünyanın gözü önünde masum, sivil, kadın, çocuk demeden nasıl bir katliam yaptıklarını görmekteyiz. Sessiz kalmıyor ve dünya lideri Sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde hak ettikleri cevapları veriyoruz hamdolsun.
Türkiye Cumhuriyeti, tüm kurum ve organları ile Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edecektir bu böyle bilinsin. Bebek katillerinden sözde askeri eğitim alarak masum sivilleri hedef alanlar, asker doğup asker yaşamış Türk Milleti’nin karşısında zillete düşecekleri günü çağırırlar ancak. Var ol Türkiyem, var ol Azerbaycan’ım ve var olsun kardeşlik bağlarımız!
Üniversitemizde 60’tan fazla ülkeden 3000’e yakın öğrenci eğitim görüyor ve inanıyorum ki bu öğrencilerimiz burada eğitimlerini aldıktan sonra Türkiye'nin gönül elçileri olarak ülkelerine dönecek ve önemli makamlara geleceklerdir.
Bunun en yalın örneği Türkiye'de 1985- 1991 yılları arasında İslam Kalkınma Bankası bursuyla Marmara Üniversitesinde Tıp eğitimi alan Dr. Hussein Mwinyi, Zanzibar Cumhurbaşkanı olmasıdır.
Atalarımızın yönettiği coğrafyada tarihe dair ne varsa, hangi değerler bu şehrin kurulmasını sağlamışsa, hangi yapılar tarihe tanıklık etmişse, hangi çeşme bize su, hangi cami bize ezan sesi dinletmişse, hangi handa atalarımız dinlenmişse ona sahip çıkıyoruz. Öğrencilerimizi de bu düşüncelerle yetiştiriyoruz.
İçinde bulunduğumuz yüzyılın gerçeklerini dikkate alırsak öğrencilik sadece derslerden ve ders çalışmaktan ibaret bir süreç değildir. Mesleki bilgi ve becerinin yanı sıra fiziksel ve kişisel gelişim de önemlidir. Bu bilinçle öğrencilerimizin ilgi alanlarına yönelik etkinliklerle, sosyal yaşamlarını düşünerek, kullanışlı sosyal mekanlar hizmete sunma gayretindeyiz.
Sayın Başkanım;
Üniversitenizin açılışını teşrifinizden dolayı bir kez daha şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle 2020-2021 eğitim öğretim yılının, öğrencilerimize, ailelerine akademik ve idari personelimize hayırlı olmasını diliyor,
Zatı Alileriniz başta olmak üzere tüm misafirlerimize derin saygı ve hürmetlerimi sunuyorum."

08-11-2020

Haber Galerisi